Düşler Diyarı ; Doğu Karadeniz Ve Yaylalar

  • Anasayfa
  • Blog
  • Düşler Diyarı ; Doğu Karadeniz Ve Yaylalar
Image

HAYDE VİGZALAT HAYDE... KARADENİZ VAKTİ GELDİ

 

Henüz 33 yaşındayken,  bizleri koyverip gittiğinden beri neredeyse 10 sene geçti. Giderken arkasında, ‘’düşler diyarı’’ olarak anılacak bir bölgeyi  tüm ülkeye,  şarkılarıyla, ezgileriyle, davranışlarıyla, görüşleriyle anlatmıştı çoktan Kazım Koyuncu. Bizler ise onun bıraktığı bu emanete sahip çıkmak için Zigana’nın kapısından girmeyi bekleriz. Bu kapıdan girdiğinizde sabahın en güzel güneşi önce Zigana dağlarına çarpar, sonra yüzünüze yansır. Hamsiköy’ün ve Zigana’nın muhteşem görüntüsüyle Uça Zuga(Karadeniz)’ya açarsınız gözünüzü. Aslında uyandığınızı sanıyorsunuzdur ama bilmiyorsunuz ki düşler diyarındaki yolculuğunuz yeni başlıyor…

Kulağınıza fısıldanırken Kazım’ın şarkıları, besteleri, geçiyorsunuz bizim Aşk Adamı Volkan Konağın memleketi Maçka’dan. Sisler arasında ormanın tam göbeğinde güzel bir Karadeniz kuymağı ile başlıyor kahvaltınız. Ardından yeşili süsleyen derelerin arasından, Altındere Milli Parkı içerisindeki yaklaşık 1150 m rakımda bulunan, Karadenizli Rumlar ve Hristiyan Ortodokslar için önemli bir yeri olan Panagia Sümela’ya, yani Sümela Manastırı’na çıkıyorsunuz. Doğanın bizlere ne kadar güzellikler sunacağını daha ilk orada keşfediyoruz. Hz. İsa’nın hayatından sahnelerin duvarlarını süslediği bu manastır ve kaya kilisesinde, Karadenizin karmaşık tarihine doğru rehberimizle derin bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Patika yolda ağaçların tatlı melodisi ve irili ufaklı şelalelerin sesi yorulan bedeninizi dinlendirir bir hamak misali…Melodik bir sevdadır.

Artık zamanı gelmiştir Bordo ve Mavinin memleketi, ‘’Bize Her yer Trabzon’’ dedirten Uça Zuga’nın başkenti, Fatih’in fethettiği, Yavuz’un şehzadelik yaptığı, Kanuni gibi dünyanın en güçlü hükümdarlarından birini bağrından çıkaran Trabzon’a. Vitrinlerdeki indirimin bile %61 olduğu,plaka numarasına ve Trabzonspor’a tapan, hafif agresif ama güzel insanların memleketi Trabzon J . Zigana, Doğu Karadeniz ve Haldizen dağlarının eteğinde bulunan bu şehirde bir eviniz olmasını dileyeceksiniz. Karadenizin en güzel manzaralarından bir tanesine hakim Boztepe’sinde bir demlik çay içerken kulağınıza çınlamaya başlar kemençecilerin meşhur atmaları. Kendinizi soğuksu sırtlarında bulursunuz.  Atamızın vasiyetini yazdığı, muhteşem mimarisi ve çiçekli bahçes ile yeni evlenen çiftlerin uğrak yeri haline gelen, 19. yüzyıl başlarında Konstantin Kabayanidis tarafından yazlık olarak yaptırılarak, Avrupa ve Batı Rönesans mimarisinin etkilerini taşıyan Atatürk köşkü, Atamıza Trabzon halkı tarafından hediye edilmiştir. Hemen önünde saygısından bir asker nizamında dizilmiş çam ağaçları yükselir. Bundan sonra bir hüzün sarar etrafınızı. Yomra, Arsin,Araklı derken, insanların denizini, ömrünü çalan Karadeniz sahil yolunun hikayesini dinleyerek geçersin meşhur bankerlerin, mafya babalarının memleketi sürmene’ye… Kamasının, bıçaklarının keskinliği gibidir gözleri Sürmenelilerin, hafiften hissedersiniz çayın kokusunu. Gidersiniz Karadenizin makus talihi çay bahçelerinin yanından Çayeli’nden öteye, hemde yali yali… İlk günü bitirdiğinizde heyecanınız daha da artar. Çünkü ertesi gün düşler diyarındaki yolculuğunuz da Kaçkar dağlarının gizemli laz ve Hemşin yaylaları çağırmaktadır sizi.

Başlar ertesi sabah yolculuğunuz Rize, Atina ile J Atina dedik ise Yunanistan’nın değil, bizum Atina (Pazar ilçesi) J. Artık Lazlar sarmıştır her tarafınızı. ‘’Hayde vigzalat hayde’’ diyecekler ama anlamayacaksınız. İnat edeceksiniz Lazca öğrenmek için. Ardeşen’e ulaştığınızda, Uzanmıştır Kaçkarlar Fırtına deresinin dibinde, sizleri selamlar. Yönünüzü bulutların ötesindeki hemşin dağlarının, adına köy denilen masal ülkelerine doğru çevirirsiniz. Fırtına deresi, vadi boyunca eşlik eder size. Üzerindeki taş kemer köprüleri geçit verir çay toplayan teyzelerimize. Köprüden geçer tüm acemiliğinizle bir bir toplamaya çalışırsınız keyifle yudumladığınız çayı. Verilen emeği hissedersiniz yüreklerinizde. Keyifle izlersiniz Makrevis, Kavak, Mikron, Vice, Habak, Ortan ve Çinçiva’daki hemşin konaklarını. Bu ülkelerin haşmetli konakları vardır. Konaklar ki yüzlerce yılın insan teriyle harcı karılıp, nice acılı gurbet hikâyesinin kumbarasında birikenlerle kondurulmuştur sarp yamaçlara. Ormanın bir parçası haline gelmiş tahtaları, eski zamanların maharetli ustalarının kestiği yorgun taşlar tarafından ayakta tutulmaktadır. Cesaret edip de duvarlarına dayarsanız kulaklarınızı, geride kalmış yılların kalabalığını özleyen, gelmeyen ve yalnız bırakan gurbetçilere sitem eden sızılı iç geçirişleri işitirsiniz. Az daha ileri giderseniz Zilkale karşılar sizi sisler arasında. Palovit şelalesinin sesine kapılır daha yükseklere atar, Kaçkar dağlarının çiçekli yaylalarındaki kelebeklerin yanında, bulutların ötesinde bulursunuz kendinizi. Çevirmiştir her tarafınızı Elevit, Tirovit, Amlakit, Hacevenak, Sal, Pokut, Çeymakçur, Polakçur, Huser,Avusor gibi çoğu artık yoğun kullanılmayan hemşin ve laz yaylaları. Her birinin manzarası diğerini kıskandırır. Tulumun sevdalı sesiyle inleyen vadinin kızılağaçları, kestane ağaçları arasından ilerlersiniz. Bir zamanların küçük bir köç yolu üzerinde bulunan, şimdinin ise bir ilçe kadar büyüyen ama ihtişamından hiçbirşey kaybetmeyen, bir gelinin tülünün süslediği, bulutların ağaçların arasında adeta dans ettiği Ayder’e varırsınız. Artık heryer tulum heryer horon’dur. Dileyenler Ayder yaylasının kaplıcasının, horonunun, tulumunun, muhlamasının, eğlencesinin tadını çıkartırken dileyenler ise buradan düzenlenen Gürcistan-Batum turu’na katılabilirler. Sınır hattı geçişi bir eziyetten öteye gitmeyen fakat mimarisi ve ışıklı hali ile gelenleri etkileyen bu gezi ilginizi çekebilir.

Sabah Kaçkarlardaki yeni güne açarsınız gözlerinizi bol oksijen ile. Kolay kolay vazgeçemeseniz de yeni güzellikler sizi bekler. Daha yeni başladık J Fırtına’ya, Lazlara, Hemşinlilere, nüktelerine veda edersiniz ama düşler diyarındaki yolculuğunuz, her daim üzerindeki bulutlar ve yılın çoğu gününü yağışlı yada puslu bir havada geçiren Uzungöl ile devam eder. Hani şu kartpostallarda gördüğünüz bir beyaz bir cami ve hemen onun önünde göl olan. Kartpostalda artık siz varsınız. Gölün kenarında güzel bir yürüyüş yapıp, kırmızı benekli alabalığında tadına baktınızmı, bu keyfin bir değeri daha olmaz. Yönünüzü tekrar batıya verir Uça Zuga’yı sağınızda izlersiniz artık. Kimseyi güzelliğinden mahrum etmez. Yali yali giderken plakası 61,5 olan ve herkesin bir hoca değeri gördüğü Of’a bir göz atmadan, az buçuk Oflu Ali’den fıkralar dinlemeden geçmeyin aman ha…. Kemençe horonunun artık üst düzey yaptığı, Osmanlı zamanındaki beyaz evleriyle ün salmış, şimdilerin ise köfte diyarı Akçaabat’taki sahilde kısa bir mola verip köftesinin tadına bakmalı. Sonrada, atın kendinizi bu sefer bölgenin bir başka yüksek yaylası olan Kayabaşı yaylasına. Küçük minibüslerle yapacağınız bu yolculuk sonrasında 2100 m bulunan bungalowlarda güzel ve eğlenceli bir gece geçirmeye hazır olun.

Ertesi gün Yol üzerinde Karadeniz’e özel meşhur Kafkas Kraliçe Arı’sının yapmış olduğu Beyaz,Komar veya Deli bal olarak adlandırılan ballardan tatmadan, bu balın özünü aldığı zifin veya komar çiçeklerini de yol boyunca görmeden biz yayladan geliyoruz diye hava atmayın J. Sonra yavaştan yavaştan Vakfıkebir-Görele-Eynesil-Tirebolu gibi sahil ilçelerini geçip, Karadenizin en zengin şehri Giresun’da meşhur yaylamıza çıkmadan önce bir mola verin. Fındığın, dünyanın başka hiçbiryerinde bu topraklardaki gibi özel ve güzel yetiştirilmediğini rehberimizden öğrenmekle kalmayacak, bu fındığın da tadına bakıp sevdiklerinize hediyelerinizi hazırlayacaksınız… Dikkat edin cep yakabilir ;) Artık bu günümüz için fındıkları depoladığımıza göre, Karadeniz’in en güzel ve bakir yaylalarından bir tanesi olan Kümbet ve Koç Kayası yaylasına çıkışımız başlıyor (Sadece Samba Misafirlerine Özel Yayla). Sahilden 60 km kadar içerde olan yaylamıza çıkarken yol üzerindeki kadınlar pazarında mola verip yöredeki teyzelerimizin ürünlerinin tadına bakıyor, cennet çiçeklerinden kendimize bir taç yapıyoruz. Sonrada buz gibi soğuk, şeker kadar tatlı suyundan bir yudum alıp, gerçekten cennetten bir köşe olan Kümbet Yaylasına devam ediyoruz. Yazın ortasında karlı dağların görüntüsü hem etrafınızı hem gönlünüzü sarıyor. Konaklayacağınız otelinize geldiğinizde karadeniz’in en muhteşem yayla oteli sizleri bekliyor olacak. Orası sürpriz olsun J Öğlen sonu vardığınız yaylada 2000m’de, dağın tepesinde, güzel bir voleybol maçı yapmaya ne dersiniz hem de dondurmasına yada çiçeklere uzanıp altınızdaki dağların manzarasını izlemeye. Yayladaki otelinizde geçireceğiniz eğlenceli bir akşamdan sonra sabah gözlerinizi açtığınızda bulutların üzerinde olmaya hazır olun. Şöyle bir kalkıp Koçkayası yaylasına yürüyüş vakti. Yaylacıların ellerinde sıcak sütünüz ve dağ çileğiniz sizleri bekler. Ardından sıcak bir duş, manda kaymağı bile olan bir kahvaltının ardından biraz gezinti yapabilirsiniz. Artık yaylaya, yeşile, düşlere doymuş bir şekilde tekrar sahile inme zamanı geldi.

Yeni gününüzde arkanızda bıraktığınız manzarayı, Ordu’ya kadar gelerek teleferik ile o muhteşem manzaraya sahip Boztepe’ye çıkıp fotoğraflama vakti ;) Pidelerinizi bu muhteşem manzarada götürmeyi unutmayın. Karadenizin en güzel sahil şeridini barındıran Ordu ve çevresinde Ünye’ye kadar ilerleyin. Ünye’nin kumsallı plajında bir çay içip Karadeniz’i teninize değdirme zamanı geldi… Yüzme zamanıııııı J  Güzel ve eğlenceli bir günün ardından Hekimoğlu’nun hikayesi ve türküsü ile baş başa Fatsa’daki son gece konaklayacağınız otelinize geçebilirsiniz. Hamam, sauna, kapalı sıcak havuz derken sanki bir haftanın yorgunluğunu burada atıyor olacak, kaybolduğunuz düşlerde ardınızda bıraktığınız manzaralara dalacaksınız gözlerinizi kapatıp. Belkide sabah hiç gözlerinizi açmak istemeyeceksiniz, çünkü vakit ayrılık vakti. Türkiye’nin şuan için en uzun tüneli olan Nefise Akçelik’tüneli itibariyle artık dağlara, fındık bahçelerine vedanızı edecek, Çarşamba ovasında Yeşilırmağın süzülüşünü görüp, türküsünü ve yitip giden hayatların hikayelerini dinleyerek, Ata’mızın 19 Mayıs 1919 da Kurtuluş mücadelemizi başlattığı şehrimiz Samsun’a gelecek, Atamızın heykeli yanında hatıra fotoğraflarınızı çektirip düşler diyarındaki yolculuğunuza son vereceksiniz. Bir sevdaya dalacaksınız. Anlatmakla bitmeyen, yaşamakla doyumu olmayan düşleriniz sona erecek fakat Karadeniz sevdanız sizi hiç terk etmeyecek… Seneye tekrar görüşeceğiz J

+4915731363008